Hristiyan Orta Çağı ve Augustinus

FELSEFE Ders Notları 4
Tarih Felsefesi 1
Hristiyan Orta Çağı ve Augustinus

Orta Çağ Kültürünün ve Felsefesinin Temel Özellikleri
Plotinos: Yeni Platonculuk adı verilen akımın başlıca filozofudur. Mistik - Panteist bir düşünce ortaya atarak her türlü maddeciliğe tutarlı biçimde karşı çıkmıştır.  Geliştirdiği düşünceler için her zaman Platon'u model aldığını ve öğretisini Platon'un felsefe sisteminden yola çıkarak oluşturduğunu ifade eden düşünürdür. Platinos'a göre gerçek, maddeden oluşmaz; salt tinsel niteliktedir. 

Plotinos Panteizmin felsefe tarihinde bilinen başlıca temsilcilerinden biridir.

Panteizm: Kökeni Yunancaya dayanan, dilimize tüm tanrıcılık biçiminde de çevrilen metafizik anlayıştır. Panteizmde, her şey Tanrı'nın bir parçası olarak kabul edilir, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır. Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır.

Platinos'a göre tüm var olanlar, "Bir"in kendisinden taşması sonucu il Akıl'ı, onun evren ruhunu, evren ruhunun tek tek ruhları ve son olarak da ruhların maddeyi meydana getirmesi sayesinde oluşmuşlardır.

Türüm Teorisi - Sudür Teorisi: Varlık hiyerarşisinde en alt basamak olarak kabul edilen maddi her şey, aslında Bir'den bir zerre taşımaktadır düşüncesinin yer aldığı öğretidir.

Hristiyan Temelli Orta Çağ Felsefesi
Katolik klisesi, Tanrı ve İsa adına hareket etmekte olduğu iddiasındadır. 
Katolik Klisesi: Merkezi Vatikan'da bulunan ve Orta Çağ boyunca tüm devletlerin otorite olarak tanıdıkları eğitimden kültüre, ekonomiye, hatta savaşlara dek Avrupa'yı ilgilendiren her şey üzerinde söz sahibi olmuş bir kurumdur.

Barbar: Hristiyanlığı benimsememiş, medeniyetten ve kültürden nasibini almamış anlamlarında kullanılan kavramdır.

Klise Babaları Dönemi
Klise Babaları: Orta Çağ'a temel karakterini veren Hristiyan felsefesinin zeminini hazırlayan düşünürler için kullanılan bir terimdir.

Patristik Felsefe: Klise Babaları'nın Hristiyan dogmalarını Antik Çağ Yunan felsefesinin araçlarıyla biçimlendirerek inancı da kavramsal bir forma dönüştürdükleri döneme denir. 

Klise Babaları dönemine veya patristik döneme verilen bir diğer ad apolojik dönemdir.

Apologia: Hristiyanların kovuşturmaya ve işkenceye uğrama dönemindeki çalışmalarını en iyi şekilde özetleyen, Yunancada özür, gerekçelendirme anlamları taşıyan kavramdır.
Gnostisizm: Klise Babaları döneminin başlıca düşünce akımıdır.

Kartacalı Tertullianus, İskenderiyeli Clemens, Origenes, Augustinus Klise Babaları döneminin başlıca düşünürleri arasında yer alır.

Hristiyan Tarih Düşüncesi 
Hristiyanlığın tarih düşüncesi, Yahudilik tarih düşüncesinden etkilenmiştir. Gnosis, Yunanca bir sözcüktür. Orta Çağ'da bilgi, Tanrı'yı duygu ile bilmek gibi anlamlarda kullanılmıştır. 
Kartacalı Tertullianus; felsefe tarihinde en iyi bilinen sözü, "Akıl almaz olduğu için inanıyorum." olan düşünürdür. Ona göre gerçek iman, kişinin Tanrı önünde kibrini kırması ve nefsini alçaltmasıdır. Tertullianus, gnostiklere karşı olan bir düşünürdür.

İskenderiyeli Clemens'e göre inanmak bilmekten önce gelir ve bilmenin temelini oluşturur ancak insanın nihai ereği, Tanrı hakikatini anlamaktır. "Anlayayım diye inanıyorum." sözü İskenderiyeli Clemens'e aittir.

Wartenburg'a göre Yahudilik ve Hristiyanlık, insan - toplum yaşamına ilişkin Antik Çağ Yunan düşüncesinin tanışık olmadığı yeni ve özel bir zaman anlayışı geliştirmiştir ve bu anlayış Yeni Çağ ile birlikte ne kadar dünyevileşmiş olsa da Batı düşüncesindeki neredeyse tüm tarih felsefecilerinin düşüncelerine sinmiştir.

Çizgisel zaman anlayışında tarih olaylarının bir daha tekrar etmeyen, düz bir çizgi üzerinde sürekli belirli bir sona ya da hedefe ilerleyen yapıda oldukları düşüncesi ön plandadır.

Mircea Eliade'ye göre İsa'nın Tanrı'nın bedenlenişi olarak yorumlanması ve tarihin Tanrı'nın varlığının başka bir boyutu olarak görülmesi, tarihin yeniden kutsal tarih haline gelmesine neden olmuştur.

Mircea Eliade'ye göre kurtuluş ile insanın ilk yaşadığı cennetin eş anlamlı görülmesi durumunda, tarihin sonunun tarih felsefesinden çok tanrı biliminin bir sorunu olma yoluna girdiği düşüncesindedir.

Etienne Gilson, "Orta Çağ Felsefesinin Ruhu" adlı çalışmasında Hristiyan tarih anlayışının özellikleri üzerinde durmuştur.

Etienne Gilson - Hristiyan Tarih Anlayışı Özellikleri
  • Hristiyanlığın getirdiği tarih anlayışı ereklidir.
  • Hristiyanlık Tanrı'nın başlangıçsızlığı ve sonsuzluğu ile varlıkların gelip geçiciliği arasında salınıp duran insana İsa Peygamber aracılığıyla sonsuzluğa kavuşmanın yolunu açmıştır.
  • Yunan düşüncesindeki döngüsellik ve sonsuz dönüşün yerini süreklilik kavramı almıştır.
  • İnsanlık tarihinin toptan bir gelişme sürecinde olduğu fikri baskındır.
Collingwood, tarih sürecinin Orta Çağ Hristiyan dünyasında temel amacı insanın iyiliği olan, insanın temel eylemci olduğu bir "Tanrı Muradı" olarak görüldüğünü savunmuştur.

Collingwood, miladi takvimin İsa'dan önce ve İsa'dan sonra ayrımını, Hristiyan tarih düşüncesinin bir etkisi olarak yorumlamaktadır.

Çağ kültüre yabancıdır ve bu anlayış insanın ve toplumun tarihsel temelli olduğu yönlü ön kabülün Yeni Çağ Avrupa'sında da yaygınlaşmasının temel nedenidir.

Augustinus
Augustinus ilk tarih filozofu olarak adlandırılmaktadır. Augustinus Hristiyanlığın ana unsurlarından yararlanarak tarih düşüncesini kendine özgü bir yorumla temellendirmiştir.

Augustinus'a göre tarih olaylarının kendi başlarına bir anlamı yoktur, tarihteki olaylar yalnızca Eskaton'da kararlaştırılacak ödülün veya cezanın temeli olmaları bakımından bir anlam ifade eder.

Augustinus'a göre İsa Peygamberin Hristiyanlara kurtuluşu müjdelemek ve kurtuluşun yolunu göstermek için yeryüzünde beden olarak görünmesi, sonu Eskaton olan tarih sürecinin başlangıcıdır. 

Eskaton: Tanrı mahkemesi, kıyamet.

Augustinus zamanın tanrı değil; insan için var olan bir yapı olduğunu savunmaktadır.

Tanrının Adaleti - lustus Dei:  İnsanı yaptıklarından dolayı ödüllendirecek veya cezalandıracak olan en yüksek ölçüt.

Augustinus tarihi tekerrürden ibaret olmaktan çıkarmış, onun tekrar etmeyecek olayların oluşturduğu bir defalık bir süreç olarak anlaşılmasına zemin hazırlamıştır.
Augustinus "Tarih Devleti Üzerine" adlı eserinde felsefe ve teolojinin izlerini sürmüştür.

Augustinus ve Tanrı Devleti
Augustinus, gelecekte kurtuluşa ermiş olan insanların kuracağı devlete Tanrı Devleti adını vermiştir. Bu dünyada gururunun ve güdülerinin peşinde giden, kötüye uyanların devletine yeryüzü devleti ya da şeytanın devleti (Civitas Diaboli) adını vermiştir.

Augustinus Hristiyanlık öğretisiyle yaşayan temiz ahlaklı insanların gelecekte kurtulmuşlar arasında yer alarak Tanrı devlerinin yurttaşları olacağını savunmuştur.

Augustinus'un tarih görüşü bir felsefeden çok bir teolojidir.

Augustinus'un Temel eserleri: 
  • Civitas Dei ("Tanrı Devleti" veya "Tanrı'nın Şehri")
  • Confessiones (İtiraflar)
  • Epistolae (Mektuplar)
Augustinus yaşamını İtiraflar adlı ünlü kitabında, Tanrıyla konuşma ve günah çıkarma formlarında anlatmıştır. En çok önem verdiği konu, insanın kendini araştırmasıdır. Hakikatin insanın içinde olduğunu savunur. Hakikat ise, bizzat Tanrının kendisidir. Yani Tanrı insandadır. Öte yandan insanın kendisi de tanrıdadır. Bunu anlamaya çalışmak felsefedir. Felsefe insanın kendisiyle uğraşmasıdır.